Yeme Bozukluğu

Yeme bozukluğunun (YB) tanımını yapmadan önce bazı önemli başlıklara değinmeliyiz. Sürekli olarak normalin altında bir vücut ağırlığına sahip olmak sağlıksız ve zararlıdır. Kişinin fiziksel, psikolojik ve sosyal işleyişi üzerinde çok sayıda olumsuz etkisi vardır. Uzun süreli açlık yaşayan toplumlarda yapılan araştırmalar düşük beden ağırlığı ve yeme bozukluğuna sahip kişilerle benzer araştırma sonuçlarına ulaşmıştır.

YB, sağlıklı yeme davranışının ciddi olarak bozulduğu psikiyatrik bozukluklardır. Bu bozukluklar, çocuk ve ergende sık rastlanan durumlar olup, önemli ölçüde morbidite ve mortalite nedenidir. (Morbidite kelimesi hastalık anlamına gelmektedir. Diğer bir deyişle; yeme bozukluğu bağlamında, bu hastalığın yaygınlığı ve olumsuz etkileri olarak düşünebiliriz). 

YB'nin Olumsuz Etkileri

Yeme bozuklukları ergen psikiyatrisi

YB etkileri üç ana grupta toplanmıştır. Bunlar; psikolojik, sosyal ve fiziksel etkilerdir.

1. Psikolojik Etkiler

Düşünme Süreçleri

Düşünme yeteneğimiz zayıf olmaktan etkilenir. Beynin düzgün çalışması için çok fazla enerji (yani kalori) gerektiğinden bu pek şaşırtıcı değildir. Düşük vücut ağırlığındayken düşünme becerimiz yeterince esnek değildir ve bunun sonucu olarak da konudan konuya hızla geçiş yapmak zorlaşır. Bu aynı zamanda karar verme mekanizmasının da bozulmasına yol açar.

Konsantrasyon ve Dikkat

Araştırmalar, düşük kiloya sahip kişilerde konsantrasyon ve odaklı dikkatin bozulmuş olduğunu gösteriyor. Durum böyle olunca, aradaki açığı kapatmak için yaptıkları işe odaklanabilmek adına ekstra efor sarfetmek zorunda kalıyorlar. Buna paralel olarak, günlük yaşamları bozulmadığı için sorunun farkına varamıyorlar. Sonuç itibarıyla, sorumluluklar artıp, işler birikmeye başladığında hiçbir insanoğlu daha fazla bu tempoyu sürdüremeyecektir. Beraberinde de daha büyük problemler baş gösterecektir. 

Dikkat ve odaklanma güçlüğünün diğer sebebi de ruminatif düşünme biçimidir. Ruminasyon; sözlük anlamıyla geviş getirmektir. Bu bağlamda ruminatif düşünme biçimini, düşünceleri geviş getirmek olarak tanımlayabiliriz. Şimdi, yeme bozukluğu olan bir kişiyi ele alalım. Aynı zamanda, yetersiz yemeye ikincil olarak yiyecekler ve yeme davranışı hakkında tekrarlayan düşünceleri olduğunu aklımızda tutalım. Sadece yemek yeme ve yiyecekler hakkında geviş getirir tarzda düşündüğünü fark edebildiyseniz sanırım sonuça ulaştınız. Tekrarlayan düşünceler, başka şeylere odaklanmayı engeller. Bütüne bakıldığında da, yiyecekler ve yemek hakkında neredeyse sürekli düşünmek, davranışı da etkileyecektir.

Bazı insanların yemek pişirmeye özellikle ilgi duymasına neden olur ve bu nedenle yemek tarifleri okumaya ve TV yemek programlarını izlemeye bile başlarlar ve ayrıca çok fazla yemek yapabilirler. Aynı zamanda başka şeylerle daha az ilgilenmeye eğilimlidirler. Genellikle eski ilgi alanlarından ve hobilerinden vazgeçerler.

Duygular

Ruh halimiz zayıf olmaktan etkilenir. Genellikle depresif duygudurum hakimdir ve bu kişiler kolayca sinirlenmeye eğilimlidir.

Davranışlar

Önemli ölçüde zayıf olan insanlar davranış biçimlerini de değiştirir. Uzun süredir zayıflarsa, bunun onların “kişiliği” olduğunu düşünmeye başlarlar, oysa gerçek kişilikleri zayıf olmanın etkileriyle maskelenir.

En belirgin değişikliklerden biri, artan “takıntılılık”tır. Takıntılılık, herhangi bir kişinin rutinlerinde esnek olamamasına sebep olur. Aynı doğrultuda, takıntılı kişilerin; düşünceleri, davranışları ve belki de duyguları konusunda oldukça katı olma eğilimi gösterdiğini söyleyebiliriz.

İkinci olarak; YB’li insanlar temizlik ve düzen konusunda da çok titiz davranabiliyor. Yani davranışlarında değişmez bir katılık vardır demek yanlış olmaz. Hal böyle olunca, günlük hayatlarında spontane olma konusunda güçlük yaşamaları kaçınılmaz olacaktır. Obsesiflik olarak da adlandırdığımız bu takıntılı olma durumu, konu yemek yemeye geldiğinde özellikle dikkat çekicidir. Dahası, yeme bozukluğu olan kişiler, çok özel, kendine has biçimlerde beslenirler. Bu kişilerde yeme davranışı, tek başına yapılması gereken küçük bir “tören”e dönüşebilir. Örnek vermek gerekirse; bu bireylerin bir kısmının çok yavaş yediğini, her lokmasını belirli sayıda çiğnediğini söyleyebiliriz. Diğer bir kısım YB’linin de ritüelleşmiş bir şekilde, her zaman aynı tabaktan yemek veya yiyecekleri küçük parçalara ayırmak gibi göze çarpan davranışları olabilir.

Araştırmalar, yeme bozukluğuna sahip bireylerin çeşitli nesneleri istiflediğini de göstermektedir. YB’li herkes düzenli birer istifleyici değildir. Buna rağmen ayrıntılı değerlendirdiğimizde hastalık öncesinde ve sonrasında bile bu özelliğin devam ettiğini görüyoruz. Peki bu kişiler neleri biriktiriyorlar? İstiflenen nesne, yiyecek veya herhangi bir fonksiyonu ya da amacı olmayan eşyalardan oluşabilir. Çoğunlukla, bu hastalara neden biriktirdikleri sorulduğunda ise neden yaptıklarını açıklayamazlar.

2. Yeme Bozukluğu ve Sosyal Etkileri

Düşük kilolu olmanın sosyal işlevsellik üzerinde derin bir etkisi vardır. İçe dönük ve kendine odaklı olma eğilimi vardır. Bu, artan rutin ve öngörülebilirlik ihtiyacı ve spontane davranma güçlükleri nedeniyle daha da abartılır.

Sonuç olarak insanlar sosyal olarak geri çekilmekte ve bu onlar için bir yaşam biçimi haline gelir. Ayrıca (hormonal değişikliklere bağlı olarak) cinsel istek kaybı da vardır. Bu da sosyal geri çekilmeye katkıda bulunabilir.

3. Yeme Bozukluğu ve Fiziksel Etkileri

Zayıf olmanın kişinin fiziksel sağlığı üzerinde belirgin bir etkisi vardır. Bu noktada etkinin büyüklüğü, diyetteki beslenme yetersizliğinin kapsamına ve doğasına bağlıdır.

Kalp ve Dolaşım Sistemi

Yeme bozuklukları, kardiyovasküler sistem üzerinde derin etkiler yaratır. Kalp kası miktarında azalma meydana gelir ve sonuç olarak kalp zayıflar. Kan basıncı düşer ve kalp hızı (nabız) düşer. Yüksek kalp atışı düzensizlikleri (aritmiler) riski vardır.

Seks Hormonları ve Doğurganlık

Vücutta zorunlu olmayan süreçlerin durmasıyla birlikte hormonal işlev üzerinde derin etkiler meydana gelir. Seks hormonu üretiminin belirgin şekilde azalmasının bir sonucu olarak kişiler doğurganlığını kaybeder. Cinsel ilgi kaybı ve isteksizlik meydana gelir.

Kemikler

Kemiklerde güç kaybı görülür. Bu kısmen hormonal değişikliklerden, kısmen kemiklerin taşıması gereken ağırlığın azalmasından ve kısmen de doğrudan diyet etkisinden kaynaklanmaktadır. Sonuç, osteoporoz ve kırık riskinin artmasıdır.

Bağırsak Fonksiyonları

YB olsun ya da olmasın, çok düşük vücut ağırlığına sahip kişiler aynı kaderi paylaşır. İnsanlığı bir yana koyup tüm memeli canlılar ifadesini kullansam dahi yanlış olmaz.

İlk olarak bağırsak hareketleri yavaşlar. Bu doğrultuda sindirim sürecindeki yiyecekler oldukça yavaş hareket eder. Benzer sebepten dolayı, midedeki yiyeceklerin ince bağırsağa taşınması normalden çok daha uzun sürer. Dolayısıyla, insanlar nispeten az yedikten sonra bile daha yüksek bir tokluk hissi yaşar.

Bunlara paralel olarak, tad alma duyusu bozulur. Yemeklerden daha az tad alan kişi, bunu kompanse etmek için türlü türlü yollara başvurur. Klinik gözlemlerimize göre YB’li bireyler daha fazla çeşni ve baharat kullanmaktadır. Bu davranışlarının bir kaç amacı vardır. Birincisi, baharat ve çeşniler metabolizmayı hızlandırabilirler. Bu da hedef kiloya ulaşmalarına aracılık eden bir yöntem haline gelir. İkinci olarak, yiyeceklere daha çok baharat katmak, tad alma duyularının uyarılmasına olanak sağlar. 

Son olarak, YB’li kişilerde kalıcı açlık meydana gelebilir.

Kaslar

YB’li kişilerin kas-iskelet sistemi diğer kişilere oranla daha çok mekanik ve doku-hücre düzeyinde hasara açıktır. Bununla beraber yaygın kas kaybı (atrofi) ve kaslarda güçsüzlük (atrofiye ikincil) ortaya çıkabilir. Fakat bu harabiyet her kas grubunda farklı hızda ilerler ve etkiler değişkendir. Yine de, en büyük problemin merdiven çıkma veya oturma-çömelme pozisyonundan ayağa kalkarken yaşandığını biliyoruz.

Deri ve Saçlar

Yeme bozukluğu sürecinde, vücutta özellikle yüz, karın, sırt ve kollarda lanuga adı verilen tüyler büyümeye başlayabilir. Ayrıca, ilerleyen yeme bozukluğu vakalarında saç kaybı görülür. Saçlar önce hacim kaybeder. Hacim kaybeden saçlar yavaşça dökülmeye başlar. Saç dökülmesi genellikle yaygın görülen bir semptomdur. Diğer yandan cilt kurur ve turuncu bir renk alabilir.

Vücut Sıcaklığı

Yeme bozukluğu, beynin ısı kontrol merkezini bozar. Isı düzenleme merkezinin bozulmasına paralel olarak vücut ısısı düşer.  Sonuçta YB’den muzdarip insanlar geçmeyen derin bir üşüme hisseder.

Uyku

Düşük kiloluluk uykunun her evresini bozar. Böylece uyku kalitesi bozulur. Ayrıca yeme bozukluğu olan kişilerde erken uyanma eğilimi vardır.

Yukarıda açıklanan etkilerden bazıları, düşük ağırlıktan ziyade sürekli yetersiz beslenmenin doğrudan etkileridir ve gerçek ağırlığı ne olursa olsun, belirgin şekilde az yemek yiyen herkeste görülür.

Yeme Bozukluğu'nun Etkilerini Ciddiye Alın

Dikkat edilmesi gereken beş önemli nokta vardır:

1. Şu anda size zor gelen veya yapmakta isteksiz olduğunuz bazı şeyler, muhtemelen çok düşük bir kiloya sahip olmanın doğrudan bir sonucu olabilir.

2. Zayıf olan birçok insan, şu anki hallerinin kişiliklerini yansıttığını varsayar. Kişiliğinizin olağanın altında bir beden ağırlığına sahip olmanın etkileriyle maskelendiğini bilmiyor olabilirsiniz. Bilmenizi isterim ki: “Gerçek kişiliğiniz, yalnızca bu durumu terkettiğinizde ortaya çıkacak.”

3. Eğer normal aralığın çok altında bir beden kitle indeksinde olmanın havalı bir özellik olduğunu düşünüyorsanız durun! Ya da düşünceleriniz size güzel olmak için buna ihtiyacın var diyorsa onu dinlemeyin. Zihniniz size bu durumun tehlikeli etkilerinden bahsetmez. Örneğin, kalp ve dolaşım üzerindeki etkiler ve kemikleriniz üzerindeki etkiler…

4. Sizi yeme probleminize “kilitli” tutan karakteriniz değildir.  Bunun sebebi, vücudunuzun olması gerektiği gibi çalışmasını engelleyen YB etkileri. Örneğin; yiyecekler ve yemek hakkında çok fazla düşünmek; esnek olamamak ve rutinlere-ritüellere bağlı kalmak; karar vermekte güçlük çekmek, sosyalleşmek istememek; konsantre olmakta güçlük çekmek; çok çabuk doyma hissi.

5. Düşük, ancak sağlıklı bir kiloya geri dönerseniz, bu etkilerin neredeyse tamamı ortadan kalkar.

Yorum yapın