Psikiyatrik Değerlendirme

Psikiyatrik Değerlendirme Nedir?

Psikiyatrik Değerlendirme Nedir?

Psikiyatrik değerlendirme, psikiyatristler tarafından kullanılan en önemli tanı aracıdır. Bu değerlendirme; danışanlarımızın karşılaşmış olduğu gelişimsel, sosyal, akademik ve psikolojik zorlukları saptamak amacıyla karşılıklı güven ve iş birliği içinde ailenin de katılımıyla yapılır. Psikiyatrik değerlendirme ile ilgili akademik makalelere ulaşmak için tıklayınız.

Psikiyatrik Değerlendirmenin Amacı Nedir?

Psikiyatrik Değerlendirme Yapmak Ne Kadar Sürer?

Psikiyatrik değerlendirme süresi kişiden kişiye değişir. İhtiyaç duyulan bilgi miktarı, değerlendirmenin ne kadar zaman alacağını belirlemeye yardımcı olur. Tipik olarak, bir psikiyatrik değerlendirme 30 ila 90 dakika sürer. Bizim çocuk ve ergen psikiyatri kliniğimizde kapsamlı ve doğru bir değerlendirme sağlamak için değerlendirmeler yaklaşık 2 saat sürer. Kliniğimiz hakkında bilgi edinmek için lütfen tıklayınız.

Çocuk Psikiyatristi Kimdir?

Bu bölümde “Psikiyatrist kimdir? Çocuk ve ergen psikiyatristi kimdir? Psikolog kimdir? Çocuk gelişim uzmanı kimdir? Pedagog kimdir?” sorularının cevabını vereceğim. Doğru bilinen yanlışları düzeltmeye çalışacağım.

Çocuk ve Ergen Psikiyatristi Kimdir?

Ülkemizde çocuk ve ergen psikiyatri uzmanı olmak için öncelikle üniversite sınavında tıp fakültesini kazanmak gereklidir. Tıp fakültesini kazandıktan sonra üniversitelerin mevzuatına göre hazırlık senesiyle birlikte 1+6 yıl toplamda 7 yıl üniversite eğitimi alınmaktadır. Bu eğitimin ilk 3 yılı teorik eğitim sonraki 2 sene klinik stajlar ve son yıl intörnlük olarak bilinen tamamen hastanede pratik çalışma dönemi yer alır. Tıp fakültesinden mezun olduktan sonra TUS denilen Tıpta Uzmanlık Sınavına giren pratisyen doktorlar ihtisas alanlarını seçerler. 

Ergen Psikiyatristi

Bu sınavda Çocuk ve Ergen Ruh Sağlığı ve Hastalıkları bölümünü kazanan hekimler çocuk ve ergen psikiyatrisi asistanı olarak uzmanlık eğitimine başlarlar. Bu dönem minimum 4 yıl sürmektedir. Uzmanlık eğitimi boyunca uzmanlık öğrencileri yani asistan doktorlar; çocuk nöroloji, acil tıp, erişkin ruh sağlığı ve hastalıkları, bağımlılık birimlerinde belirli süreli uygulamalı ve teorik eğitimlerine devam ederler. Uzmanlık süreci sonunda tüm asistan doktorlar tez sunumlarını yapar ve ardından uzmanlık sınavına girerler. Uzmanlık sınavını da geçtikten sonra Çocuk ve Ergen Psikiyatristi ünvanını alarak çalışmaya devam ederler. Bu dönemler boyunca çeşitli terapi eğitimlerini de alarak terapist ünvanını kazanırlar. Böylece doktorlar psikiyatrik değerlendirme ve ilaçlı tedaviler yanı sıra terapist ünvanlarıyla çeşitli terapi uygulamalarını hastalarına maksimum faydayı sağlamak amacıyla kullanacaktır.

Psikiyatrist Kimdir?

Psikiyatristler (erişkin ruh sağlığı ve hastalıkları uzmanı) de çocuk ve ergen psikiyatristleri gibidir. Diğer bir deyişle önce tıp fakültesinden mezun olurlar. Daha sonra TUS’ta ruh sağlığı ve hastalıkları bölümünü kazanıp 4 yıllık asistanlık eğitimlerinin ardından psikiyatrist ünvanına hak kazanırlar. Benzer şekilde terapi eğitimlerinden geçerek terapist olurlar.

Psikolog Kimdir?

Psikolog olmak için öncelikle üniversitelerin edebiyat fakültelerinin psikoloji bölümünü kazanmak gerekmektedir. 4 yıllık lisans eğitimlerini tamamladıktan sonra psikolog ünvanını kazanırlar. Daha sonra tercihen yüksek lisans yaparak alt dallarda uzmanlaşırlar. Bu yüksek lisans alt alanları şunlardır: Klinik psikoloji, Sağlık Psikolojisi, Bilişsel Psikoloji, Endüstri ve Örgüt Psikolojisi, Gelişim Psikolojisi ve Sosyal Psikoloji. Psikologlar da psikiyatristler gibi eğitimleri dışında kendi imkanlarıyla çeşitli terapi eğitimleri alarak terapist olurlar. 

Çocuk Gelişim Uzmanı Kimdir?

Çocuk gelişim uzmanı olabilmek için üniversitelerin sağlık bilimleri fakültelerinin çocuk gelişimi bölümünü bitirmek gereklidir. 4 yıllık lisans eğitimleri sonrasında çocuk gelişim uzmanı ünvanını almaya hak kazanırlar. 0-18 yaş çocuk ve ergenlerin gelişimsel değerlendirmesini yaparlar. Eğer gerek duyarlarsa çeşitli psikometrik testleri kullanırlar. Uygun görmeleri halinde gelişimsel programlar hazırlarak aile ve çocukla birlikte uygulamaya koyarlar. 

Pedagog Nedir?

Pedagog nedir diye araştırdığımızda tam olarak eğitim bilimci veya eğitim veren kişi olduğunu görmekteyiz. Bu kişiler bir psikolog bilimci, çocuk gelişim uzmanı ya da çocuk psikiyatristi değildirdirler. Diğer bir deyişler ruh sağlığıyla ilgili hiç bir uzmanlık yetkisine sahip değildirler. Dahası bu kişiler çocuk eğitimcileridir. Ülkemizde 1982 yılında çıkarılan pek de yeni olmayan bir yasayla artık üniversitelerde pedagoji bölümü bulunmamaktadır. Bunun anlamı 1982 yılından beri pedagog yetişmemektedir. Bu tam olarak 40 yıldır pedagog mezun verilmediği anlamına gelir. Son olarak oldu ki yaşı 60’larda bir pedagoga rastladınız. Bu kişiler yine de herhangi bir ruhsal hastalık tedavisi yapamaz, tanı koyamaz, sizi yönlendiremez. Pedagoglar iyi birer çocuk eğitimcileridir. Çocuklara ve ailelerine eğitim konusunda danışmanlık verebilirler. 

Psikiyatrik Değerlendirme Kimler Yapabilir?

Psikiyatrik değerlendirme yapmakla yetkili kişiler gerek ülkemizde gerekse dünyada sadece çocuk psikiyatri uzmanları ve psikiyatristlerdir. Yukarıdaki başlıklarda yer alan kişiler psikiyatrik değerlendirme yapamaz, tanı koyamaz, tedavi yapamaz. Özellikle pedagog ruh sağlığı çalışanı değildir. Ülkemizde şimdilerde bir pedagog arayışı trend olarak yer alıyor. Ancak üst başlık ve paragrafta açıkladığım gibi 1982 yılından beri ilgili bölümden mezun kişileri bulmanız mümkün gözükmemekte.

Psikiyatrik Değerlendirme Konuları Nelerdir?

Bu paragrafta psikiyatrik değerlendirme ya da ruhsal durumu muayenesi konularını ana başlıklar halinde görüntüleyebilirsiniz. Bunlar; tanıtma bölümü, konuşma ve ilişki kurma, duygulanım-duygudurum, bilişsel yetiler, düşünme, davranış, özbenlik kavramı, ilkişkiler ve klinik tanıdan oluşmaktadır.

1. Tanıtma Bölümü

Muayene Durumu

Bu bölümde muayenenin yeri, tarihi, nedeni, süresi, nasıl ve kimin yaptığı belirtilir. Ayrıca kimlerden bilgi alındığı önemlidir. Danışanın muayeneye kendi isteğiyle mi, ailesinin ya da yakınlarının zorlamasıyla mı geldiği önemlidir.

Genel Görünüm

Bu bölümde danışanın fiziksel özellikleri ve görünümü hakkındaki incelemeler yer alır. Daha detaylı bilgi verecek olursak; bedensel anomali, bedeninde yer alan kesi veya iğne (kendine zarar vermeye dair) izleri incelenir. Özbakım değerlendirilir. Muayeneye geliş ve ilk davranışları üzerine genel gözlemler not alınır.

2. Konuşma ve İlişki Kurma Yöntemleri ve Psikiyatrik Değerlendirme

Bu alanda değerlendirilen özellikler şunlardır: Göz teması kurma, konuşmanın miktarı, düzeni, netliği, ses tonu, sorulan sorulara yanıtların uygunluğu, ayrıntılarda gezinme, konu dışı konuşmalar. Peki anormal özellikler neler olabilir? 

Niceliksel Özellikler: Konuşma hızının artması veya aşırı yavaşlığı ya da hiç konuşmama denilen mutizm tablosu. Ses tonunun çok yüksek, bağırma şeklinde veya fısıltı gibi olması. Bunlara ek olarak ses tonunun sürekli artıp azalması yani bunu kontrol edememe. 

Niteliksel Özellikler: Konuşma tikleri, kekemelik, dil dolanması, bebeksi konuşma, ilaç yan etkisine bağlı konuşma güçlüğü. Nörolojik sebepli konuşma bozuklukları; bunlar dizartri, disfazi gibi konuşmanın motor özellikleriyle ilişkilidir. 

İlişki Kurma: Çocuğun ya da gencin muayeneye istekli olup olmadığı, göz teması kurmakta sorun yaşayıp yaşamadığı önemlidir. Psikiyatrik değerlendirme sırasında sosyal fobisi olan ya da psikotik özellikleri olan kişiler göz teması kurmaktan kaçınabilirler. Bazı kişiler de görüşme sırasında aşırı eleştirel, savunmacı, saldırgan, bebeksi, umursamaz tavırlar takınabilirler. Tüm bu özellikler danışanın sorunları hakkında fikir edinmemize olanak sağlar.

3. Duygulanım-Duygudurum

Psikiyatrik değerlendirme sırasında dikkat edilen diğer ana başlık duygulanım ve duygudurumdur. Peki duygulanım nedir? 

Duygulanım: Diğer ismi affect olarak da bilinir. Dış dünyadan ve iç dünyamızdan gelen uyaranlara duygularla yanıt verebilme özelliğidir. Etrafımızda olup bitenler içten gelen sinyalleri (anılar, dürtüler, düşler) algılayıp değerlendirdikten sonra onlara uygun yanıtlar veririz. Peki bu yanıtlar nelerdir? Hoşlanma, sevinme, üzülme, şaşkınlık, tiksinme, utanma v.s. gibi basit ve karmaşık duygularımızın oluştuğunu görürüz. Tüm bu yanıtlar bizim emosyonlarla dolu hayatımızı, diğer bir deyişle duygulanımımızı oluşturur. 

Duygudurum: Diğer isimleri mizaç veya mood olarak adlandırılır. Burada dikkat edilmesi gereken nokta şudur: duygulanım kısa bir zaman aralığını tanımlarken duygudurum uzun bir süre boyunca belli duygularımızın baskın olarak yaşanması halidir. Örnek vermemiz gerekirse; depresyonda uzun süren mutsuzluk, sıkıntı hissi, karamsarlık durumları depresif duygudurum olarak belirtilir. Bipolar Bozukluk olarak bilinen rahatsızlığın mani döneminde ise aşırı enerjik olma, aşırı öfke veya neşe ile karakterize baskın durum taşkın-yükselmiş (high mood) olarak önümüze çıkar.

Affekt ve mood ile ilgili daha fazla bilgi için tıklayınız.

Psikiyatrik değerlendirme

Duygudurumu değerlendirmek için son zamanlarda kendinizi nasıl hissettiğinizi öğrenmeye çalışırız.

Normal Dışı Psikiyatrik Değerlendirme Özellikleri

Nicelik Bakımından Özellikler: 

Peki nedir bu sayısal açıdan değerlendirdiğimiz özellikler? Bunlar “Duygulanımda azalma veya artma” olarak adlandırılır. 

Duygulanımda azalma örnekleri şunlardır: Birincisi; duygulardan aşırı derecede soyutlanma, izole olmak. İkincisi; ilişki kurulmasını engelleyecek düzeyde soğukluk; buna apati de denilmektedir. Son olarak da duygu küntlüğü denilen durumdur. Bu özellikler davranım bozukluğu, antisosyal kişilik bozukluğu, yeme bozuklukları ve şizofreni benzeri hastalıklarda görülebilirler.

Duygulanımda artma örnekleri nelerdir? Normal şartlar altında bir danışanla görüşen çocuk psikiyatristi, karşıdaki kişinin aşırı mutsuzluk, öfke, sevinç gibi duyguları tanımlamasını bekler. Bazı durumlarda hastalar tanımlamasa bile bu duygular gözle görülür durumdadır. Bu duygularımız mevcut durumla karşılaştırıldığında aşırı veya uzun süreli olduğunda inceleme yapmak gereklidir. Örnek vermek gerekirse ruhsal durum muayenesi sırasında geçerli bir neden yokken hasta sürekli konuşuyor ve bunlara kahkahalar atıyorsa buna öfori denir.

Ya da kişi sık sık öfkelenip bağırmaya başlıyorsa ve bu durumun sadece psikiyatrik değerlendirme sırasında değil, dış dünyada da devam ettiğini bize söylüyorlarsa bu duruma “taşkın-yükselmiş duygudurum” dan bahsederiz. Eğer böyle bir durumla karşılaşırsak hastada bir mani atağı olup olmadığını inceleriz. Yükselmiş duygudurum bazen bipolar bozukluk dışında şizofreni ve madde kullanım bozukluklarında, otizmde de görülmektedir. 

Danışanlarımız uzun süreli aşırı üzüntü, karamsarlık, suçluluk, değersizlik düşünceleri olduğunu belirtiyorsa çökkün duygudurum olduğunu düşünürüz. Bu durumda depresif bozukluk açısından ileri değerlendirme yaparız. Çok ağır düzeyde depresyonda hastalar diğer duyguları hissedemediğinden, dahası duygu yoksunluğundan bahsedebilirler. Hastada kaygı, bunaltı, endişe, panik gibi duyguları uzun süredir yaşıyorsa kaygılı duygudurumu anksiyete bozuklukları açısından değerlendiririz. 

Nitelik Açısından Değerlendirme

Bunlar duygulanımda uygunsuzluk, duygulanımda oynaklık, güzel aldırmazlık, patolojik gülme ve ağlama, ambivalan duygulanım, duyguları tanıyamama olarak sıralanır.

Duygulanımda uygunsuzluk: Diğer adıyla affektif uygunsuzluk durumunda, kişi içinde bulunduğu duruma, düşünceye uygun olmayan duygusal yanıtlar gösterir. Örneğin; hastalar üzüntülü durumlarda sevinirler, sevinilecek durumlarda üzülürler. Bazen anlamsız gülebilir, ağlayabilir, bağırıp öfkelenirler. 

Emosyonel Labilite: Türkçe’si duygulanımda oynaklıktır. Hastayla görüşme sırasında hızlıca değişen duygu yoğunluğu ve şiddeti bu tanımı açıklar. Ağlayan bir hastanın aniden gülmeye başlaması, ardından öfke nöbetine kapılması ve yeniden ağlamaya başlaması bu tanımı açıklayan güzel bir örnektir. Bipolar bozukluk-manik epizot, şizofreni, madde kullanım bozuklukları, otizm, premenstrüel disforik bozukluk (PMS), şizofreni, otizm bu sorunun görüldürğü ruhsal hastalıklardan bazılarıdır.

4. Bilişsel Yetenekleri Psikiyatrik Değerlendirme

Bu bölümde değerlendirdiğimiz bilişsel yetenekler şunlardır: Bilinç, yönelim, hafıza, dikkat, algılama, dil, yargılama, gerçeği değerlendirme, zeka kapasitesi ve düşünme becerileri.

Bilinç Muayenesi

Şuur açıklığını, kişinin uyanıkken kendisinin ve çevresinin farkında olması olarak tanımlarız. Bilincimiz daha çok toksik ve organik sebeplerle değişik derecelerde bozulur. Aşırı zorlanma koşullarında (travmatik duırumlar) şaşkınlık, bilinç bulanıklığı ya da Disosiyatif türden bayılma ve uyuklama görüyoruz.

Yönelim (Oryantasyon)

Zamanı, yeri ve kişileri doğru olarak tanıma yeteneği oryantasyondur. Bu durumda yönelim bozulursa; hasta bulunduğu zaman, yeri ve çevresindeki kişileri tanıyamaz.

Hafıza

Bellek kişinin şimdiki anda, yakın ve uzak geçmişte yaşadığı deneyimlerini doğru olarak yeniden aklına getirme yetisidir. Hafızanın kayıt, depolama ve geri çağırma özellikleri vardır.
Bellek beyinde sadece bir kayıt depolama ve yeniden çağırma işlevi değildir. Bir çok karmaşık süreci içerir. Bu süreçleri sizin için aşağıda açıkladım.

1. Bellek; algıladığımız şeyleri ayıklayabilir, dışlayabilir, seçici olarak algılananları anlamlandırır ve kayıt yapar.

2.  Bellek, öğrenme koşullarına ve bellekte duran başka anıların konuyla alakasına göre seçici biçimde bunları depolar. Gereksiz bilgiyi de ayıklayarak bellekte susturabilir.

3. Hafızamız; depolanmış içeriği, özel bir çaba göstermeksizin, kendiliğinden ya da isteyerek bilince çağırabilir.

İşlem belleği

Diğer adı çalışma belleğidir. Kısa süreli bellek olarak da bilinir. Diğer bir deyişle 20-30 saniyelik etkin bilinçli düşüncenin ve bilgi işleme sürecinin yürütüldüğü bilişsel durumdur. Bu bilişsel durum; kısa süre için dıştan ya da içten gelen uyaranlara aşırı duyarlı olup uçucudur. Yerini hemen ardından gelen bilgi sürecine bırakır.

İşlem belleği, öğrenme, fikir yürütme, kavrama gibi karmaşık bilişsel işlemleri yürütebilmek için gerekli olan bilgiyi geçici bir süre için zihinde tutma ve kullanabilme yeteneği olarak tanımlanabilir.

Dikkat

Dikkat, belirli bir anda algı dizgesinin istemli olarak belirli uyaranlara yöneltilmesi ve orada tutulabilmesidir