Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB); dikkat süresi kısalığı (dağınıklığı), kontrolsüz hareketlilik ve fevrilik ile seyreder. Belirtileri çoğunlukla hayat boyu süren nörogelişimsel bir bozukluktur.

DEHB tanısı, alt tipleri, yaygınlığı ve sebepleri hakkında en güncel bilgileri sizin için bu yazıda bir araya getirdim. 

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB) Tanı Kriterleri

Yüksek aktivite seviyeleri, uzun süre hareketsiz kalamama ve sınırlı dikkat süreleri gibi birçok DEHB belirtisi, genel olarak küçük çocuklar için ortak özelliklerdir. DEHB’li çocuklardaki fark, hiperaktivitelerinin ve dikkatsizliklerinin yaşlarına göre beklenenden belirgin şekilde daha fazla olması ve evde, okulda veya arkadaşlarıyla birlikte sıkıntıya neden olmasıdır.

Uluslararası kılavuzlar ve çalışamalar, DEHB’yi üç ayrı alt tipte inceler. Bu alt tipler şunlardır:

  • Birincisi, Dikkat eksikliğinin ön planda olduğu DEHB.
  • İkinicisi, Hiperaktivitenin ön planda olduğu DEHB.
  • Son olarak, Bileşik tip DEHB.

Tanı koyarken, son altı ay içinde meydana gelen semptomları değerlendiriyoruz.

Dikkat Eksikliği Ön Planda Olan Tip

Aşağıda yer alan “dikkatsizlik” bulgularının en az 6 tanesinin görülmesi. 17 yaş sonrası 5 maddenin görülmesi de yeterlidir. Bu görülen semptomların kişinin normal gelişimsel düzeyiyle uyumlu olmaması, sosyal, akademik/mesleki etkinlikleri olumsuz etkilemesi. Son olarak bu semptomların en az 6 ay sürmesi gereklidir. 

Hiperaktivite - Dürtüsellik Ön Planda Olan Tip

Aşağıda yer alan “hiperaktivite, dürtüsellik” bulgularının en az 6 tanesinin görülmesi. 17 yaş sonrası 5 maddenin görülmesi de yeterlidir. Bu görülen semptomların kişinin normal gelişimsel düzeyiyle uyumlu olmaması, sosyal, akademik/mesleki etkinlikleri olumsuz etkilemesi. Son olarak bu semptomların en az 6 ay sürmesi gereklidir. 

DEHB Yaygınlığı

DEHB yaygınlığı alanında bir çok çalışma yapılmıştır. Bu çalışmalara göre çocuk ve ergenlerde DEHB oranı % 3-13 arasındadır. Yetişkinlerde DEHB oranı ise ortalama % 3.4‘tür.

Cinsiyete Göre Sıklık

Çocuk ve ergenlerde DEHB, erkeklerde 2 kat daha sık görülür. Erişkinlerde ise bu oranın hemen hemen eşitlendiğini görüyoruz. Bununla birlikte DEHB alt tiplerinden en çok görülen tipin “dikkat eksikliği alt tipi” olduğunu biliyoruz. İkinci en sık tip bileşik tiptir. Son olarak hiperaktivite-dürtüsellik alt tipi görülür.

Klinik olarak değerlendirdiğimizde erkeklerin daha fazla bizlere başvurduğunu görüyoruz. Bunun sebebi de erkeklerde daha çok bileşik tip DEHB‘nin görülmesidir. Bileşik tip DEHB olgularına baktığımızda da davranış sorunlarının daha çarpıcı ve göze battığı bilinen bir gerçektir. Kadınlarda ise Dikkat Eksikliği alt tipini daha çok görüyoruz. Bu da çevreye rahatsızlık oluşturmadığından doktora başvurunun sık olmadığını biliyoruz. Bununla beraber kızlarda eşlik eden depresif bozukluk ve anksiyete bozuklukları gibi sorunların varlığı da DEHB tablosunu gizler. Ailenin, arkadaşların, öğretmenlerin “sessiz, uyumlu, aklı başında” gibi tabirleri ise kişinin çok uyumlu-sorunsuz olarak algılanmasına neden olur. Bu aklı başında-hanım hanımcık kız tablosu da ne yazık ki dikkat sorunlarının önemsenmemesine neden olur. 

Araştırmaları incelediğimizde dikkat eksikliği vakalarının yarısının tanı almadığı ve atlandığını görüyoruz. Diğer yandan hiperaktivite-dürtüsellik sorunu olanların yalnızca %5’lik bir diliminde tanı atlanıyor. Peki tüm bu araştırmaların özet olarak bize söylediği şey nedir?

Dikkat eksikliği bulguları kızlarda

Tedavisi ihmal edilmiş dikkat eksikliği olan kızlar, hak ettiklerinden daha aşağıda eğitim becerileri elde edebiliyor. Bunu da takip ederek gelecekte mesleki yetersizlikler yaşamları kaçınılmaz oluyor.

Anksiyete, depresif bozukluk gibi sorunlarla başvuran kadınlarda uzun süreli ağırlık, yavaşlık, unutkanlık gibi belirtilere dikkat edelim. Eğer altta yatan dikkat eksikliği araştırılmazsa gözden kaçabilir. Sonuç olarak da karşımızda tedavi ile düzelme göstermeyen kaygı bozuklukları ve depresyon vakaları olacaktır. Bununla birlikte tedavi edilmeyen Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu kişinin hastalığını daha da ağırlaştıracaktır.

Zeka Kapasitesi İle İlişkisi

Zeka kapasitesi ve Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu arasındaki ilişkiyi inceleyen bir çok çalışma mevcuttur. Çalışma sonuçlarını incelediğimde her türlü mental kapasiteli bireyde DEHB bulgularının görüldüğünü görmekteyim. Yine hem araştırmalarda hem de klinik olarak başvuran hastalarda gözlediğim bir başka ilişkiyi size açıklamak isterim. Genel olarak zeka kapasitesi düştükçe dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu sıklığı artıyor.

Diğer taraftan zeka düzeyinin yüksek olmasının da DEHB sıklığıyla bir ilişkisi bulunmamaktadır. Dahası yüksek IQ düzeylerine sahip kişilerde dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tanısı uzun yıllar boyunca ihmal ediliyor. Bu kişiler yüksek IQ düzeyleri sayesinde okul yılları boyunca yoğun odaklanma organizasyon becerilerine gerek duymaksızın, pek de uğraşmaksızın ortalamanın üstünde başarılar elde ederler. Ne yazık ki bu başarıları, beklenen zeka kapasitelerinin altında başarılardır. 

Yüksek zeka kapasitesine sahip bir kişi; davranış sorunları göstermiyor, ciddi sosyal-duygusal sorunlar yaşamıyorsa ufak tefek DEHB bulguları diğerleri tarafından önemsenmez. Fakat bu kişiler başarı gösterebilmek için önemli ölçüde efor göstermek zorunda kalırlar. İstedikleri başarıyı elde edebilmek için diğerlerine göre daha fazla ve uzun sürelerde çalışmak zorundadırlar. Çünkü odaklanıp bir işi bitirebilmeleri güçtür. Bu yoğun çabalarının sonunda istediklerini elde ederler fakat bu uğurda fiziksel sağlıklarını yitirmeye başlarlar. Sonunda da ruhsal sorunlar yaşamaya başlarlar. Özet olarak; yüksek zeka kapasitesi Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu‘nun kayıplarını telafi ediyor gibi görülse de beraberinde başka sorunlara yol açacaktır. 

Diğer bir deyişle yüksek IQ düzeyleri DEHB tanısının uzun yıllar boyunca ihmaline sebep olacaktır.

DEHB'nin Sebepleri Nelerdir?

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu nörogelişimsel bir bozukluktur. Dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğunun sebepleri araştırıldığında; genetik, nöroanatomik, nörofizyolojik, nörokimyasal ve çevresel faktörlerin rol oynadığı görülmüştür

Genetik Sebepler

DEHB’nin sebepleri araştırıldığında temel sebebin genetik olduğuna dair kanıtlar giderek artmaktadır. Yapılan ikiz çalışmaları genetik geçişin % 76 dolaylarında olduğunu bildiriyor. Aile çalışmaları incelenecek olursa, 1. dereceden akrabalarda 4-5 kat daha fazla dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğuna rastladığımızı görüyoruz. Bu genetik geçiş özellikle de kardeşler arasında çok daha yüksek orandadır. Ayrıca hiperaktif çocukların ailelerinde antisosyal kişilik bozukluğu, alkol ve madde kullanım bozuklukları çok daha sık görülmektedir.

Moleküler genetik çalışmalarını incelediğimizde de, çok sayıda küçük ancak etkisi güçlü genin dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu doğasında etkili olduğunu görüyoruz. Bu genetik yapıda özellikle dopaminerjik ve sonrasında nöradrenerjik sistemin işlev bozukluğuna odaklanılmıştır. 

Nörokimyasal Sebepler

DEHB’nin nörokimyasal sebeplerini inceleyen çalışmalar, temelde Dopaminerjik sistem (Dopamin) ve dolaylı olarak Nöradrenerjik sistemin (Nöradrenalin) önemine vurgu yapmıştır. Buna ek olarak bazı çalışmalarda da serotonerjik (serotonin) sistemin agresyon-öfke-sinirlilik arasındaki bağlantıya dikkat çekmiş ve bunun da DEHB ile ilişkili olduğunu öne sürmüştür. 

Nöroanatomik Sebepler

DEHB beyin işlevleri

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ve beyin görüntüleme çalışmalarının ortak sonuçlarını inceledik. Bu incelemelerin sonucu; DEHB’si olan kişilerin çocukluklarından itibaren diğer bireylere göre beyin hacimlerinin daha küçük olduğunu vurgulamaktadır. Bu beyin hacimlerinin hangi beyin bölgelerinde olduğunu araştırdığımızda ise ortak bulgu yürütücü işlevlerle ilgili beyin bölgesinde olduğunu görmekteyiz. Yürütücü işlevlerin neler olduğunu öğrenmek için aşağıda yer alan nöropsikolojik sebepler bölümünü inceleyebilirsiniz.

Yürütücü işlevlerin yer aldığı beyin bölgesi ise Prefrontal korteks olarak adlandırılır. Prefrontal korteks beyin büyüklüğünün 1/3’ü kadardır. Bu bölge bizi biz yapan özelliklerimizin bulunduğu en insani beyin bölgesi olarak bilinir. Beynin diğer bölgeleri ile bağlantıda olan bu Prefrontal korteks şu görevleri yerine getirmektedir: 

  • Duyularla ilgili mesajları alma.
  • Hareketleri kontrol etme.
  • Hafıza ile ilgili işlemler.
  • Karar verme.
  • Yaşamsal vücut işlevlerini stabil tutma.

Araştırmalarda göze çarpan bir diğer bulguyu da özellikle bildirmeyi çok önemsiyorum. Uzun süreli psikostimulan tedavisi (dikkat eksikliği hiperaktivite bozukluğu tedavisi), Prefrontal kortekste meydana gelen aktivasyonu normale döndürmektedir. Buradan ilaç tedavisinin ne denli önemli olduğunu anlayabiliriz.

Nöropsikolojik Faktörler

yürütücü işlevler
Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu ile ilgili yapılan nöropsikolojik incelemelerin güncel verileri; DEHB’nin yürütücü işlev bozukluğu olduğunu gösteriyor. Yürütücü işlevler, problem çözme, muhakeme becerilerimizi kullanmamızı ve ileriye dönük amaçlara uygun hareket etmemizi sağlar. Barkley (1997) yürütücü işlevleri şu şekilde açıklamıştır:

  • İnhibisyon: Kişinin kendi eylemlerini denetleyebilme yetisi. Erteleyebilme ve dürtü denetimi becerilerini içermektedir.
  • Bilişsel Esneklik: Kurulumu değiştirme veya set shifting olarak da bilinir. Gerekmesi durumunda mevcut problemi çözebilmemiz için fikirlerimizin açık olmasıdır. Bu da uygun koşullarda esneyebilmemizi ve sorunu çözebilmek için başka bir alana yönelmemizi sağlayacaktır.
  • Akıcılık: Diğer adıyla fluency olarak bilinen akıcılık işlevi; bir soruna-probleme farklı çözümler bulabilme yetisi olarak da bilinir.
  • Planlama: Bir probleme çözüm getirebilmek için gerekli adımları organize etme-planlayabilme becerisidir.
  • Çalışan Bellek: Working memory veya işlem belleği olarak da bilinir. Herhangi bir işi yaparken veya sorunu çözerken gereken bilgileri anlık olarak bellekten çağırıp kullanabilme becerisidir.

Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu olan kişilerde; inhibisyon, bilişsel esneklik, akıcılık, planlama ve çalışan bellek işlevlerinde bozukluklar vardır.

Çevresel Risk Faktörleri

Çevresel faktörler ve DEHB ilişkisini araştıran çalışmalar; prenatal (doğum öncesi), perinatal (doğumla ilişkili) ve postnatal (doğum sonrası) bir çok risk faktörünü ortaya koymuştur.

Prenatal risk faktörleri: Çok genç ve ileri anne yaşı, ailede DEHB öyküsü, gebelikte geçirilen enfeksiyonlar, annenin sigara, alkol ve madde kullanması, annede gebelikte stres ve anksiyete (kaygı), düşük folik asit seviyeleri.

Perinatal risk faktörleri: Düşük doğum kilosu, doğumda meydana gelen komplikasyonlar, erken doğum, bebekte doğumsal komplikasyonlar.

Postnatal risk faktörleri: Ebeveynlerde antisosyal kişilik özellikleri ve davranışlar, parçalanmış aile özellikleri, erken bebeklik döneminde duygusal yoksun bırakılma ve ihmal, annede depresyon varlığı.

Son olarak DEHB’nin sebeplerini araştıran tüm çalışmaları özetledim ve aşağıdaki verilerin en tutarlı bilgiler olduğunu saptadım.

  1. Dikkat Eksikliği Hiperaktivite Bozukluğu, tek bir sebebe bağlı olarak gelişmez.
  2. En önemli sebep güncel verilere bakıldığında, genetik sebeplerdir. DEHB’nin yüksek oranda kalıtsal özellikleri vardır. Altta yatan genetik yapı bütün yaş grupları için aynıdır. En çok etkilenen genler dopamin sistemiyle ilişkili D4 ve D5 reseptör genleridir. 
  3. Genetik yapılar, çeşitli beyin kimyasallarını ve beyin bölümlerini etkileyerek DEHB’nin semptomlarının ortaya çıkmasını sağlamaktadır.
  4. Çevresel risk faktörleri DEHB oluşumu için çok düşük bir etkiye sahiptir.

Yorum yapın